Thursday, March 12, 2015

Sanat ve Zaman

Sanat tarihinin ortaya çıkışı sanatçı kavramıyla ilgili bir durumdur. Zamanın değişimiyle birlikte, sanat ve sanatçının da değişmesiyle sanat tarihinin anlamı da değişmiştir.19.yüzyıl sonrasında insan figürünün ortadan kalkmaya başladığı ve Farklı disiplinlerle karşılaşmaktayız. Bundan ötürü Sanatçının psikolojisini ele alan bir sanat tarihi çalışmaları söz konusudur. Bir bakıma sanat tarihinin biçimi değişmekte ve sadece sanatçı psikolojisi üzerinde yoğunlaşılmaktadır. Alman Sanat Tarihçi Abraham Moritz Warburg dünyanın farklı bölgelerinde benzer olayları yaşayan toplumların biçimsel tutkuyla ( patos-biçimsel) birbirlerine bağlı olduklarını söylemiştir. Bu bakış açısı tarihe cüretli bir bakış açısıdır. 


Örneğin, Fra Angelico nun yapmış olduğu fresklere baktığımızda ardında duran sahte mermer bize Jackson Pollock’u veriyor der. En büyük anakronizmden birisi 20. yüzyılda yaşamış birini 15.yüzyılda yaşatarak bu imkânsız birlikteliği sağlamaktır. Bir bakıma düşündüğü zamansızlık anlayışını, sanat tarihi üzerinden anlatmaktır. Foucalt'nun dediği gibi birbirine uymayan iki şey ancak hayal gücünde birleşir ve bu Warburg'un düşündüğü zamansızlık kavramı ise şizofrenlik bir düştür.



Bir diğer örnek olarak Auguste Rodin döneminin ötesinde farklı bir yaklaşımla heykeller yapmıştır. İlk defa Bizans, Girit, Roma çanakları üzerine kendi heykellerini yapmıştır. Bu da Rodin in Warburg’un zamansızlık anlayışından etkilendiğini söyleyebiliriz. Sanatta Zamansızlık kavramına örnek olarak gösterebileceğimiz Bir başka sanatçı ise Ermeni kökenli Sarkis Zabuncuyan’dır. Yapmış olduğu ikonaları ortaçağ ikonaları ile birlikte göstermiştir. Bu durum Kimlik ve kültür kavramını ret eden bir anlayış ve Zamanları, dönemleri, kültürleri kişileştiren bir durumu teşkil etmektedir.        

No comments:

Post a Comment